Anasayfa
Hakkımda
Seyahat
Kitaplarım
Öneriler
Söyleşi
More
Orta Avrupa’nın kalbinde yer alan, büyüleyici tarihi, zarif mimarisi ve eşsiz kültürel zenginlikleriyle masalsı bir ülke...
Çekya'da gezdiğim ve gördüğüm yerlerle ilgili yazılarıma bu bölümden ulaşabilirsiniz.
Prag’ın tarihi dokusunu keşfetmek için ilk durak genellikle Eski Şehir Meydanı (Staroměstské náměstí) oluyor. Avrupa’nın kalbinde yer alan bu meydan, etrafındaki ikonik yapılar ve dar sokaklarla birlikte, sizi adeta Orta Çağ’a geri götürüyor.
870 yılında yapılmaya başlanan kale, UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alıyor. Ayrıca, Guinness Rekorlar Kitabı’na “En Antik Kale” olarak giren Prag Kalesi, yalnızca şehrin değil, aynı zamanda Çek Cumhuriyeti’nin tarihinin de kalbidir.
Prag’ın simgelerinden biri olan Charles Köprüsü, Vltava Nehri’nin üzerinde uzanan ve şehri Eski Şehir ile Malá Strana arasında bağlayan tarihi bir geçittir. 14. yüzyılda Kral IV. Charles tarafından inşa edilen bu köprü, hem tarihi hem de sanatsal açıdan Prag’ın en önemli yapılarından biridir.
Josefov (Yahudi Mahallesi), geçmişin dokunaklı hikayelerini barındırırken modern sanatla harmanlanan bir kimlik taşır. Nové Město (Yeni Şehir) ise Prag’ın daha dinamik ve kozmopolit yüzünü sergiler.
Prag ile ilgili yazılarımın beşinci bölümünde, Prag’a geldiğinizde mutlaka gitmenizi tavsiye ettiğim mekanlar ve deneyimlemenizi önerdiğim lezzetlerden bahsedeceğim. Prag, yalnızca tarihi ve mimarisiyle değil, aynı zamanda unutulmaz lezzetleri ve farklı konseptleriyle de keşfedilmeye değer bir gastronomi deneyimi sunuyor.
Prag ile ilgili son yazımda sizlere beni çok etkileyen ve mutlaka gitmenizi önerdiğim bir yerden bahsedeceğim. Klementinum Kütüphanesi ve Astronomik Saat…